Sanırım bu öyküyü biliyorsunuzdur…
Bana hep uydurma ve saçma bir öykü olarak gelmiştir…

Ama hatırlatma açısından isterseniz önce makaleyi bir kez daha okuyun.
Makalenin tanıtımı:
“ Bir Köşe Yazısı ve Yüzyılı Aşan Başarısı…
Yeryüzünde birçok şairin, yazarın şiirleri, öyküleri, romanları, yabancı dillere çevrilmiş, kendi ülkesi dışında da yayımlanmıştır ama… Galiba yalnızca bir gazetecinin, bir “gazete köşe yazısı” birçok yabancı dillere çevrilmiş ve kendi ülkesi dışında birçok ülkede de yayımlanmıştır. O gazetecinin adi, Elbert Hubbart, o köse yazısının başlığı ise “Garcia’ya Mektup” tur.
Elbert Hubbart’in bu yazısının, yüz yıl boyunca çeşitli ülkelerde yapılan baskısı, yüz milyon adedi aşmıştır.
Tüm meslektaşlarına örnek oluşturacak bir olgunluk düzeyindeki bu Amerikalı gazetecinin, “Philistine” adli aylık bir derginin 1899 Şubat sayısında yayımlanan bu yazısı, hiçbir olağanüstü özelliği olmayan, sıradan bir çavuşun görev sorumluluğunun öyküsüdür.
Hubbart’in “Garcia’ya Mektup”undan etkilenen ilk kişi, New York Merkez Demiryolu İsletmesi yöneticilerinden George Deniels oldu. Bu yönetici, “Philistine” dergisindeki yazıyı Genel Yönetmeni’ne okuduktan sonra ondan bu yazıyı çoğaltıp tüm demiryolu çalışanlarına dağıtmak için izin istedi.
George Daniels istediği izni aldıktan sonra “Garcia’ya Mektup”u beş yüz bin adet bastırdı ve “Bu çavuşu örnek alınız” önyazısıyla işletmenin tüm çalışanlarına dağıttı.
“Garcia’ya Mektup”un varlığı, kısa bir süre sonra Rus Demiryolları Genel Yönetmeni Prens Hilakoff’un kulağına ulaştı. New York Merkez Demiryolu İsletmesi çalışanlarından birinden sağlanan “mektup”un bir kopyasını okuduktan sonra Prens Hilakoff, bunun Rusça’ya çevrilmesini ve Rus Demiryolu Şirketi’nin tüm çalışanlarına dağıtılmasını emretti.
“Garcia’ya Mektup”, demiryolu isçilerinden, Rus Ordusu mensuplarının eline geçti. Erler arasında elden ele dolaşan mektubu Ordu Komutanları okuyunca mektubun “resmileştirilmesine” ve tüm ordu mensuplarına dağıtılmasına karar verdiler.
Japonlarla başlayan savaş için cepheye giden Rus askerlerin tümünün üniformalarının ceplerinde “Garcia’ya Mektup”un bir kopyası bulunuyordu.
Japonlar, savaşta tutsak aldıkları Rus askerlerin tümünün ceplerinden çıkan “Garcia’ya Mektup”u görünce bunu ciddi bir incelemeden geçirdiler. “Mektup” Japonca’ya çevrildi ve bunun, “Tutsak alınan tüm Rus askerlerin ceplerinde bulunduğu” haberiyle birlikte Japon İmparatoru’na sunuldu. “Mektup”tan imparator da etkilendi ve birer kopyasının Japon Hükümeti’nin tüm üyelerine dağıtılmasını emretti. Tüm Japon Bakanlar, “Garcia’ya Mektup”u çoğaltıp, kendi bakanlık örgütünde görevli tüm çalışanlara gönderdiler.
ABD Deniz Kuvvetleri mensuplarına 1913’de dağıtılan mektubun özel olarak çoğaltılmış kopyaları ise, Birinci Dünya Savaşı’na katılan askerlerin önemli bir bölümünün ceplerinde bulunuyordu. Dergide yayımlandığının on dördüncü yılında “Garcia’ya Mektup”un “resmi olarak çoğaltılan” baskısı kırk milyona ulaşmıştı.
Garcia simdi yaşamıyor. Fakat her kentte, kasabada, köyde; her büroda, mağazada ve fabrikada kesinlikle Garcia’ya gönderilecek bir mektup var. Dünya, Garcia’ya mektup götürebilecek çaptaki kişilerin sorumluluk bilinci ve iş terbiyeleriyle ayakta durabiliyor. Tüm insanlık, evrimini biraz daha hızlandırabilmek için tüm gücüyle işte bu bilinçteki, bu terbiyedeki, bu çaptaki kişiler için haykırıyor: “Garcia’ya mektup götürecek kişilere gereksinimimiz var… Hem de en kısa sürede, her yerde ve her zaman…”
****************
Söz konusu Makale:
GARCİA’YA MEKTUP
Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya arasındaki savaşın bir aşamasında ABD Başkanı, çok acele olarak Küba’daki isyancıların önderi Garcia’ya bir haber göndermek istedi.
Garcia, hangisinde olduğu bilinmeyen Küba dağlarından birinde ve nerede oldukları bilinmeyen onlarca sığınaktan birinde saklanıyordu. Kendisine posta ya da telgraf yoluyla ulaşabilmek te olanaksızdı.
ABD Başkanı’nın ona, ne denli önemli bir haber göndermek istediğini bilen çevresindekiler, Garcia’ya bir haberin, ancak ‘elden götürülebilecek’ bir mektupla ulaştırılabileceğini bildirmek zorunda kaldılar.
Başkan’ın çaresiz bakışları karşısında yanıt, çevresindeki subaylardan birinden geldi: ‘Benim birliğimde, Rowan adında bir çavuş vardır’ dedi. ‘Kimsenin nerede olduğunu bilmediği Garcia’yi o bulabilir ve mektubunuzu kendisine ulaştırabilir.’
Bu yanıta Başkan’ın aklı pek yatmamıştı ama ortada yapılabilecek başka bir şey yoktu. Rowan çağrıldı. Kendisine, Garcia’ya gönderilecek mektup uzatıldı ve…
‘Bunu, Garcia’ya teslim edeceksin’ denildi.
Rowan mektubu aldı, üniformasının yanındaki deri kesenin içine koydu, kesenin ağzını sıkıca büzdükten sonra göğsünün üzerine kayışla bağladı. Önce Başkan’a selam verdi, sonra komutanlara, en sonra da kendi komutanına selam verdi, dışarı çıktı.
Rowan, yola çıktıktan tam dört gün sonra, gecenin karanlığından da yararlanarak, üstü açık bir kayıkla Küba sahilinin açıklarına vardı. Küba’nın, balta girmemiş ormanlarına dalıp, gözden kaybolduktan üç hafta sonra, adanın öteki yakasında ortaya çıktı. Ülkesinin düşmanı bir ülkeyi yürüyerek bir uçtan öteki uca geçti ve Garcia’ya mektubunu teslim etti.
Burada size Rowan’ın, Garcia’ya mektubu götürebilmek için ne zorluklar atlattığını, ne tehlikeler geçirdiğini anlatacak değilim. Onun, ne denli kahraman bir asker olduğunu da anlatacak değilim. Yalnızca bir noktayı, hem de çok gereksinim duyduğumuz bir noktayı, iyice belirtmek için yazıyorum size tüm bunları.
ABD Başkanı’nın makam odasındaki olayı ana çizgileriyle bir kez daha gözden geçirelim: ABD Başkanı Mckinley, Garcia’ya teslim edilmek üzere Rowan’a bir mektup verdi. Ona yalnızca ‘Bu mektubu Garcia’ya teslim ediniz’ dedi. Rowan mektubu aldı, göğsüne bağladı, selamını verdi ve odadan çıktı.
Lütfen dikkat ediniz: Rowan, ‘Garcia nerede?’ diye bir soru sormadı. ‘Garcia kim?’ diye bir soru da sormadı. Yaptığı tek şey, kendisine verilen görevi almak oldu. Zaten kendisinden beklenen, onun da yapması gereken buydu.
Rowan, ülkesindeki her okula heykeli dikilebilecek ve yetişen tüm kuşaklara örnek olarak tanıtılabilecek bir ‘ölümsüz kahraman’dır. Fakat bugünün gençleri onun kahramanlığından çok, başka bir özelliğini örnek almak zorundadırlar. Rowan’ın örnek alınması gereken özelliği; verilen görevi sadakatle kabullenmek, o görevi yerine getirebilmek için hemen harekete geçmek ve görevi eksiksiz tamamlayabilmek için tüm enerjilerini bir noktada toplama disiplinidir.
Özetle: Garcia’ya gönderilecek mektubu almak, hemen götürmek için yola çıkmak ve mektubu Garcia’ya teslim ederek görevi kendinden beklenildiği güven düzeyinde tamamlamak sorumluluğu ve terbiyesidir.
General Garcia simdi yaşamıyor. Fakat yeryüzünde başka Garcia’lar var. Ve o Garcia’lara gönderilecek başka mektuplar var. Çevremize baktığımızda ise, genellikle güçsüz, isteksiz, gönülsüz ve umursamaz kişilerle karsılaşıyoruz.
Yönetici olarak görev yaptığınız işyerinizde, varsayın ki altı yardımcınız var. Bunlardan birini çağırın ve kendisinden söyle bir istekte bulunun: ‘Lütfen benim için ansiklopediye bakıp Corregio’nun yaşamına ilişkin özet bir bilgi hazırlayın.’ Yardımcınız size, ‘Peki, efendim’ deyip, bu görevi yapmaya hemen gidecek mi?
Bos yere umutlanmayın…
Büyük bir olasılıkla böyle bir şey yapmayacak. Donuk bir ifadeyle yüzünüze bakacak ve size, su sorulardan birini ya da birkaçını soracaktır:
‘O kimdir?’
‘Hangi ansiklopediden bakayım?’
‘Fakat bu görev benim sorumluluk alanıma girmiyor ki, efendim…’
‘Bismarck’ın yasam öyküsünü istemiyorsunuz, değil mi?’
‘Bunu benden daha kıdemli bir arkadaş yapsa daha iyi olmaz mı, efendim?’
‘Yaşamı hakkında bilgi istediğiniz bu kişi halen yaşıyor mu, yoksa ölmüş mü, efendim?’
‘Acelesi var mı, yoksa elimdeki işi bitirdikten sonra yapsam olur mu?’
‘Ben ansiklopediyi bulup getirsem olur mu, yoksa oradaki bilgiyi aynen kopya çekmemi mi istersiniz?’
‘Bu kişinin yaşamını niçin öğrenmek istiyorsunuz, efendim? Onun yasam öyküsünde neyi vurgulamamı istersiniz?’
Siz tüm bu soruları büyük bir sabırla yanıtlayıp, kendisinden bu bilgiyi niçin istediğinizi, onun bu bilgiyi nereden, nasıl bulacağını tane tane açıkladıktan sonra bile çalışma arkadaşınız, hiç kuşkum yok, kendi bölümüne gidecek ve kendi yardımcıları arasında ‘Garcia’ya Mektup’u götürecek bir kişiyi aramaya çalışacaktır.
Bir stenograf ilanı için başvuranların onda dokuzu, ne imla kurallarını, ne de noktalama işaretlerini kullanmayı bilir. Daha da kötüsü, başvuruda bulunduğu is için bunların ‘olmazsa olmaz’ kurallar olduğunu aklına bile getirmez. Böyle bir kişi, Garcia’ya mektup götürebilir mi?
Benim yüreğim, evde olduğu zaman da, isten uzakta olduğu zaman da işini yapan adamdan yanadır.
Garcia’ya götürmesi için kendisine verilen mektubu alıp, cebine koyan, fakat aptalca sorular sormayan adamdan yanadır. Uygarlık, iste bu çaptaki kişiler için uzun ve biraz da sıkıntılı bir soruşturma dönemidir.
O, her kentte, kasabada, köyde; her büroda, mağazada ve fabrikada vardır. Dünya, işte bu çaptaki kişilerin sorumluluk bilinci ve is terbiyeleriyle ayakta durabiliyor. Tüm insanlık, evrimini biraz daha, biraz daha hızlandırabilmek için, tüm gücüyle, iste bu bilinç ve bu terbiyedeki, bu çaptaki kişiler için haykırıyor:
“Garcia’ya mektup götürecek kişilere gereksinimimiz var. Hem de en kısa sürede, her yerde ve her zaman…”
NOT: Garcia’ya Mektup adlı makale Atlas Pazarlama Yayını Olan ‘İnsan Mühendisliği’ Kitabından alınmıştır.
Evet, öykü ve ona eklenen yorumlardan biri bu…
Oysa benim yorumum farklı olacak:
ÖNCELİKLE VE HERŞEYDEN ÖTE; ABD, BİR RAMBO’LAR ÜLKESİDİR. Marvel filmlerinden hatırlayın, O ülkede her zaman doğaüstü güçleri olan süper kahramanlar çıkar; hem ABD’yi hem de Dünyayı kurtarır. (Rambo, Superman, Örümcek adam, Batman, X_Man, Demiradam vb. karakterler hep onlardan çıkar. ALLAH bu kahramanların(!) son versiyonu TRUMP’tan hepimizi korusun!)
Sanırım makaleyi bu kez benim hatırıma …nci kez okudunuz.
Her yerde bir Garcia’ya Mektup götüren adam öyküsü var ve herkes ciddi ciddi inanıyor. Çalışan personelinden de Rowan’ın performansı isteniyor.
Bu tür personelle çalışmak her amirin, işverenin gönlünden geçer ama gerçekte böyle bir şey olabilir mi? Ya da öykü gerçek mi?
Bahse konu makalede Rowan’ın kimliği veya niteliği ile ilgili bir şey bulamıyoruz ama sadece yaptığı işin sonucu bize empoze ediliyor. (Bence bu da ABD’de hâkim olan makyavelist dünya görüşünün – Amaca ulaşmak için her şeyi mübah gösteren düşünce– bir propagandasıdır.) ABD’de bir şeyi nasıl yaptığına değil; NE YAPTIĞINA BAKARLAR. Oysa bizde öncelikle nasıl yaptığı sorulur ve gayri ahlaki bir durum varsa sonuç olumlu da olsa kabul edilmez. (En azından son yıllara kadar böyleydi L)
Şimdi şu sorulara yanıt arayalım:
- ABD başkanının Garcia’ya yazdığı mektubu götürecek adam olarak Rowan (Kimi yerde çavuş, kimi yerde teğmen kimi kaynakta ise yüzbaşı olarak geçiyor. Bizim açımızdan rütbesi önemli olmadığından sadece Rowan diyoruz) hangi kriterlere göre bulundu?
- Küba’da ve Orta Amerika’da İspanyolca konuşulduğuna göre Rowan İspanyolca biliyor muydu?
- Makalede hiç bahsedilmemesine rağmen; Yoksa Rowan Garcia’nın bulunduğu yeri biliyor muydu?
- Garcia, kendisine getirilen bu mektubun ABD başkanından geldiğine nasıl inandı? Telefon veya telgraf olanağı da olmadığından doğruluğu nasıl teyit edildi? Sahte veya İspanyolların aldatması (Savaş taktiği) olmadığından nasıl emin oldu? Yoksa Garcia gelen her yazıya inanacak kadar saf biri mi idi?
- Garcia ABD başkanından herhangi bir talimat veya mektup bekliyor muydu?
- ABD başkanının yazdığı bir Mektup önemsiz(!) değilse neden bir kişi görevlendirildi? Rowan’ın bu macerada yaralanabileceği veya ölebileceği kabul edilerek neden bir de yedek personel verilmedi?
- ABD başkanının görevlendirme talimatı hiçbir yerde açıklanmıyor ama siz Rowan’ın yerinde olsaydınız şunları sormaz mıydınız:
- Mektubun en geç ne zamana ulaşması lazım?
- Garcia’dan yanıt mahiyetinde yazı alınacak mı?
- Garcia herhangi bir nedenle öldürülmüşse (Çünkü o da gerilla savaşında) mektup, onun yerine geçecek adama verilebilir mi?
- Elimizde Garcia’nın fotoğrafı var mı? Karşıma çıkacak kişinin Garcia olduğundan nasıl emin olmalıyım?
- Rowan ABD başkanına hiçbir soru sormadığına göre, Rowan’a başkanın huzuruna çıkmadan önce görevle ilgili olarak brifing verilmiş olabilir mi?
- Garcia’nın adamları Garcia’ya ABD başkanından bir mektup getirdiğini söyleyen herkesi liderlerinin huzuruna çıkarıyorlar mıydı?
- Rowan izleyeceği rotayı ve yöntemi ABD ordusu yetkililerine verdi mi? Yani gerçekten de Rowan bahsettiği zorlukları yaşadı mı yoksa uydurdu mu? (Bu tamamen benim ekstra fitneliğim; Rowan Küba sahillerine gece çıkar ve oraya yakın bir köydeki milisle buluşur, birlikte at sırtında güle oynaya Garcia’ya ulaşırlar. Rowan da Garcianın emrinde çalışmış ve tanışıyor olduklarından hiçbir problemle karşılaşmaz. Dönüşte de ana makaleye konu olan öyküyü uydurur… Olamaz mı?)
Evet, yukarıda da okuduğunuz gibi ana makalede bunlardan hiç bahsetmez ama Rowan’ın görevi çok zorluklarla başardığını ballandıra ballandıra anlatır.
İşin garibi, Elbert Hubbart’ın bu makalesine yapılan yorum yazıları her zaman ana makaleden uzun olmuştur. Bakın burada da aynısı oldu. : )
OLAY ANA MAKALEDE YAZILDIĞI GİBİ ASLA TEK TARAFLI DEĞİLDİR!
Aslında Amerikan Ordusunda ve diğer ordularda da aynısı vardır ama söz konusu biz olunca kendi ülkemizden bahsedelim. Türk Ordusunda bir görev için 5 ana maddesi olan Harekat Emri Formatı kullanılır:
- Durum: Dost birlikler ve kendi durumumuz, Düşmanın durumu, Hava durumu, Arazi durumu, Nükleer silah olasılığı, (Daha doğrusu harekâtı etkileyecek her türlü durum)
- Vazife: Yapılacak görev
- İcra: Kim, ne zaman, nerede, ne şekilde, nasıl, ne yapacak? Sorularını yanıtlayan çok detaylı ve alternatifli hareket tarzları
- Lojistik : İaşe (Yeme-içme, barınma vs), ikmal (Bunların nereden-nasıl temin edileceği, nasıl ulaştırılacağı), yaralı ve şehitlerin tahliyesi ne şekilde yapılacak
- Emir komuta ve muhabere: Haberleşme ne şekillerde sağlanacak? Alternatifleri ne olacak? Emir komuta zinciri (Komutan ve alt komutanlar, komuta yeri, şehit olan komutanların yerlerine kimler geçecek)
Oysa burada çok önemli ve çok gizli özel bir görev, hiç tanımadık birine paldır küldür verilmiş ve sonuç başarılı olmuşmuş!!!
SONUÇ: Bizim, Rowan gibilerine değil; zeki, mantıklı, güçlü, gayretli ve çalışkan, görevden kaçmak için bahane uydurmayacak ama görevini her ihtimali de değerlendirecek tarzda anlayıp-yapacak, planlı programlı çalışan, yeri geldiğinde amirlerini dahi hata yaptıkları konusunda uyarıp hatalı işleri baştan önleyen, işin her aşamasında bilmesi gerekenlere bilgi akışı sağlayan, sadece gerektiğinde inisiyatifini kullanacak Rowanlara ve işinin ehli kişilerden oluşan iyi organize olmuş ekiplere ihtiyacımız var.
Saygılarımla…
Yazar: Nevfel Deniz YILMAZ