Sevgili dostlar, yazıma “ÖNEM” diyerek başlamak istiyorum…

Türk Dil Kurumu internet sözlüğü Eğitimi terim olarak şu ifadelerle belirtiyor: “Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme, terbiye” (1)
Eğitim terimi yanlış bir değerlendirme olarak günümüzde sadece okullarda verilen öğretimi çağrıştırıyorsa da aslında yaşamın ta kendisidir. Bu değerlendirme sadece insanlar için değil, hayvanlar âlemi için de birebir geçerlidir. Örneğin: Sosyal hayvanlar dediğimiz toplu olarak gruplar halinde yaşayan hayvanlar (Kuşlar, tüm memeliler vs) için de geçerlidir. Yuvada palazlanmış bir kuşa ilk uçuşu annesi öğretir. Yavru aslana avlanmayı, saklanmayı ve tehlikeleri atlatmayı anne aslan öğretir. Hayvanlar dünyasında eğitimsiz bir yavru kolay bir yem demektir.
Nitekim ulu önder Mustafa Kemal Atatürk de eğitimle ilgili olarak konuşmalarında örgün eğitimi kast etmiş ve “Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır…” demiştir.
Ancak, eğitim yaşamın hiçbir bölümüne bağlanamayacak, belli bir dönemle kısıtlanamayacak kadar yaşamsal bir olgudur. Bu sayededir ki yaşımız ne olursa olsun her yeni günde yeni bir şeyleri hayatımıza, bilgi dağarcığımıza katarak hayatımızı idame ettiriyoruz. Dolayısıyla eğitim, sadece bu dönem için değil; tarihsel olarak hiç bir dönemde güncelliğini yitirmeden günümüze kadar gelmiş bir olgudur. Her toplum, her devlet, her işyeri varlığını sürdürebilmek için mevcut tecrübeli ve bilgili ekibin dışında yeni personellerine ve adaylarına da gerekli eğitimleri vermezse kesinlikle hayatiyetini devam ettiremez.
Eğitim, şirketlerde sadece performansı ve iş kalitesini yükseltmek için kullanılmaktaysa da bilgiyi ve öğrenmeyi yaşam biçimi haline getiren, personeline iş dışında sosyal gelişim için eğitimler veren, dışarıdan eğitim aldıran şirketler hem ekonomik, hem de sosyal alanda büyük başarılar elde etmektedirler. Sosyal alanlardaki başarılar da dolaylı olarak tanınırlığını, müşteri sadakatini ve şirket değerini arttıran ögeler olarak şirkete olumlu açıdan yansımaktadır.
Çağdaş hayatın ölçütlerinden olan eğitim bağımsızlığın, ulusal kalkınmanın, ilerlemenin temel taşlarının başında gelenidir. Unutmayalımki bilgi çağındayız. Günümüzün en büyük gücü ve silahı teknolojiye, sanayiye dönüşmüş bilgidir. Petrolü veya çok parası olmak bir ülke için gelişmişlik göstergesi olmadığı gibi ülkenin bekası konusunda da kalıcılık yerine güçlü ülkelerin hedefi olmayı kısaca belayı getirir.
Bunun önemini bilen refah düzeyi yüksek ülkeler bütçelerinin önemli bir bölümünü eğitime ayırmaktadır. Eğitim demek, mutlu, huzurlu ve esenlikli yaşam demektir. Bir toplumda eğitimin yaygınlaşması ve sürekliliği aynı zamanda yaşam kalitesinin yükselmesi anlamına da gelmektedir. Eğitim yaşamın bir kesiti ile sınırlı olmayıp doğumdan ölüme kadar kesintisiz devam eden bir süreçtir.
Eğitim ile kişinin davranışlarının istenilen biçimde değiştirilmesi hedeflenmekte ve kişinin davranışlarının bilerek ve isteyerek kendisinin değiştirmesi amaçlanmaktadır. Verilen eğitimi özümseyen-içselleştiren insanlar aynı zamanda almış oldukları eğitimi kendilerinden sonra gelecek nesillere de aktarırlar. Bu şekilde toplumca benimsenmiş davranışlar bir bütün olarak toplumun kültürünü, sadece bugününü değil geleceğini de etkiler.
Eğitim sayesinde insanların kişiliği de farklılaşma içerisine girmektedir. Eğitim, bir insanın duygusal, bedensel, zihinsel olarak sahip olduğu yeteneklerini belirlenen amaç doğrultusunda geliştirmesidir. Bilgi kazanmak, davranışlarını geliştirmek yolunda atılan adımların hepsi eğitimin kapsamında yer almaktadır. İsteyerek ve kasıtlı olarak değişimler geçirmek eğitimin bir parçası olarak tanımlanmaktadır.
Eğitim aynı zamanda, bir uygarlaşma süreci olarak da tanımlanmaktadır. Yani, eğitim bir nevi kişinin topluma ayak uydurması olarak da tarif edilmektedir. Eğitimli birey hayatının tüm evrelerinde deneyimlediği tüm olaylarda sağlıklı kararlar verir.
Eğitim hayatla bağ kurmanın vazgeçilmez unsurudur. Sağlıklı insan doğası gereği dünyaya gelir gelmez öğrenme, araştırma ve inceleme ihtiyacı duyar. Eğitim bir anlamda geçmişteki tecrübe, bilgi, deneyimleri mevcut çağa iletme çabasıdır.
Eğitim Anayasamızda temel haklar bölümünde bir temel hak olarak belirlenmiş ve kısıtlanması-engellenmesi yasaklandığı gibi devlet güvencesi altına da alınmıştır. Anayasa 42nci maddesindeki tam metni: “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.
Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz. İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.
Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.
Devlet, maddi imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır. Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez…”
Yazımızı toparlayacak olursak; insanların yaşamının başlamasından bitimine kadar eğitim ÖNEM’lidirden ziyade zaruridir, şarttır.
Hizmet sektöründe de daha iyiyi bulmak ve sürdürebilirliği kalıcı kılmak amacıyla sadece iş için gerekli olandan ziyade tüm yaşamı ilgilendiren her türlü eğitimi mavi yakadan, beyaz yakaya; vasıfsız elemandan, nitelikli elamana kadar her çalışan için gerek sınıf ortamında, gerek görev başında ve gerekse günümüz teknolojisini kullanarak internet üzerinden verilmeli, bu sayede hem iş hayatında, hem de bireylerin toplum için iyi bir vatandaş olması yolunda mesafeler kat edilmelidir. Unutulmamalıdır ki kaliteli çalışanlardan oluşan şirketlerin hem organizasyonel yapısı hem de ürünleri kaliteli olacaktır. Kaliteli çalışanların gün be gün gelişerek ürettikleri ürünler de şirketlere eğitimin meyveleri olarak geri dönecektir.
Savaş AYDIN
KAYNAKÇA:
1. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5d7bd55d6dbd15.38752096