SAĞLIKLA KAL DOSTUM!

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) anayasası tanımına göre: “Sağlık, sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir.”

WHO’ya göre bir cümle ile ifade edebildiğimiz sağlığımız bizim için ne ifade ediyor? Bu bir kelimenin hayatımızdaki konumunu tam olarak ne zaman fark ederiz?

İsterseniz ben söyleyeyim; tabii ki kaybettiğimizde…

Bırakın sağlığımızı korumayı; çoğumuz bunu nasıl yapacağımızı bile bilmiyoruz. Iste bu konuda sağlık okuryazarlığı konusuna da kısaca değineyim.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlığın Teşviki ve Geliştirmesi Sözlüğünde yer alan tanıma göre sağlık okuryazarlığı, bireylerin kendi sağlığı ve toplum sağlığını iyileştirmek amacıyla, yaşam tarzı ve koşullarını değiştirmede gerekli bilgi, beceri, kendine güven düzeyine ulaşmasıdır. (*1)

Yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye’nin genel sağlık okuryazarlık indeksi 30,4 olarak bulunmuştur. Kategorik değerlendirmede toplumun %64,6’sının (%24,5 “yetersiz”; %40,1 “sorunlu”) sağlık okuryazarlığı kategorilerinde olduğu saptanmıştır. Bu bulgu, yaklaşık 53 milyonluk Türkiye erişkin nüfusu göz önüne alındığında, yaklaşık 35 milyon kişinin “yetersiz” ve “sorunlu” sağlık okuryazarlığına sahip olduğuna işaret etmektedir. (*2) Bu oranlar bize ciddi sorunlar olduğunu gösteriyor.

En basiti kendimden örnek vermek istiyorum: Ben, 1974 doğumluyum. Güzeller güzeli eşim, bir tanecik canımızın derinliklerinde hissettiğimiz kızımız olmak üzere bağları oldukça güçlü bir çekirdek ailem;  annem, abim, ablalarım, yeğenlerim, akrabalarımdan oluşan kan bağına dayanan ailem; ayrıca iş arkadaşlarım, Genel Müdürümden, Risk, Eğitim, Denetim, ISG, Hakkediş ve 5188 departmanında çalışan müdürlerimden Şeflerime Uzmandan Sorumlularıma Ekip üyelerimden memurumuza kadar mükemmel bir iş ortamı diyebileceğim güzel ve karizma sahibi büyük bir ailem var.

Bu yaşıma gelene kadar sağlığımı kaybetme riskiyle hiç bu kadar burun buruna gelmemiştim. 2017 yılının Mart ayında, evde eşimle otururken saat 23 sıralarında bir kalp krizi geçirdim. Esim, sağlıkçı (hemşire) olduğu için hemen durumu anladı, acile yetişmemi sağladı. Ne olduğunu bile anlayamadan ölümle-yaşam arasındaki o ince çizgide yürümek zorunda kaldım. Bu talihsiz olayı yasayana kadar “sağlık” benim için yalnızca bir kelimeden ibaretti.

Ben, kendi sağlığımın farkında olmazken eşimin bilinçli olması sayesinde hayata tutundum belki de. Sonrasında anladım hayatımın, sevdiklerimin hayatta ve sağlıklı olmasının önemini. “Ama ya anlayamasaydım?” diyerek devam ediyor ve ekliyorum: Şimdilerde ise değerli dostlarım maalesef “Sağ parotis bezinde keskin sınırlı, santralinde yoğun içerikli muhtemel hemorojik sıvı bulunan duvarı ve septası irregüler-nodüler kontrostlanan kitle” yani halk dilinde “Tükürük bezi kanseri” ile mücadele ediyorum…

Buna rağmen, yukarda ifade ettiğim gibi hayatın anlamını anladım, anlamaya da devam edeceğim. Ya siz de anlamanıza fırsat kalmadan bu dünya ile bağınızı koparmak zorunda kalırsanız? Ya da ciddi bir hastalıkla karşı karşıya kalırsanız?

İşte bu yüzden günlük hayatımızın telaşı ile görmezden geldiğimiz şey, aslında bizim tek gerçek varlığımız. Elimizden gittiğinde geri getirmek için uğruna her şeyi feda edebileceğimiz sağlığımız için elimizden gitmeden önce de bir şeyler yapmalıyız. Beslenmemize dikkat etmeliyiz, sporumuzu düzenli olarak yapmalıyız. Rutin doktor kontrollerimizi aksatmamalıyız. Sigara kesinlikle içmemeliyiz içilen ortamdan uzak durmalıyız. İçen dost ve arkadaşlarımızı bırakmaları için yardımcı olmalıyız. Tedavi olmaktan değil, hasta olmaktan kaçınmalıyız. Herkesin yoğun bir hayati var ama bahanelerin ve yoğunluğumuzun arkasına sığınarak ihmal edersek geri dönüşü olmayan sonuçlar elde edebiliriz.

Unutmayalım ki bu hayatta kendimizi düşünmüyorsak bile sevdiklerimiz için sağlıklı kalmak zorundayız. Biz önemliyiz… Sağlığımız önemli!..

Savaş AYDIN

KAYNAKÇA:

(*1) Zaralı F, Dede Z. T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlığın Teşviki ve Geliştirilmesi Sözlüğü. 1. Baskı, Ankara: Anıl Matbaacılık; 2011. p.10.

(*2)http://www.sagliksen.org.tr/cdn/uploads/gallery/pdf 8dcec50aa18c21cdaf86a2b33001a409.pdf