Yaşadığım Hayatı Sev (-mi) iyorum?

Yaşamayı sevmiyorum, hayatı sevmiyorum, seven var mı?

Sevmiyorum dan hareketle…

“Sevmiyorum” sözü çok mu ağır? Ya da bakış açım? Bu hayat yaşamak için çok anlamsız ve değersiz. Keşke hiç var olmasaydık diye düşünüyorum. Hayat, aldığımız zevklerden çok ıstıraplarla dolu. Hep saçma sapan arzularımızın peşinde koşuyor, onu elde edince tatmin olmak bir yana daha ileri hedefler peşinde koşarak yeni hedefi elde edemediğimizde mutsuz oluyoruz. Sahi niye yaşıyoruz? Ben bilmiyorum şahsen.

“Seviyorum” dan hareketle….

Bu hayat yaşamak için kurulmuş; sevmek, sevilmek hep bir hedef için var. O hedefi ele geçirdikten sonra bir hedef daha olsun. Sürekli arzula, o arzular seni mutluluğu götürsün… Asla vaz geçme. Yaşadığın bu hayat sevmek için var ve çok kısa. Amaçsız, hedefsiz yaşamak ölü olmaktan farksızdır elbette. Hep bir hedef koyup o hedefi elde etmekten ziyade yaşadığımız her anın tadını çıkararak yaşamak gerçek hayatın anlamını çıkarmaktır. Bunun maddi durumla, servet ve zenginlikle açıklaması yoktur. Hatta maddi isteklerimiz ne kadar az olursa ne kadar sade yaşarsak yaşamdan o kadar keyif alırız.

Diyor ki Cemal Süreya “…Bugün yaşamayı seviyorum. Yarın da bir neden bulur yine severim. Daha sonra yeniden keşfeder, yeniden severim. Benim sevmekten başka işim yok ki…”

Aslında yaşanan olgu sevmemek veya sevgisizlik değil “Gündelik hayatı sevmemek” ihtimali daha yüksek olan durum. Gündelik yaşamda başka türlüsünün mümkün olmadığını düşünmeye başladığımız yani hayatı gündelikten ibaret oluşla eşdeğer tuttuğumuz noktada bir bütün olarak sevmediğimizi zanneder ve mutsuz oluruz. Oysa bir de içimizdeki düşüncenin ruhumuzun çağrısını dinlemeyi bilme olasılığımız vardır.

Yaşa bakalım alabildiğine özgür, hoyratça, o gürül gürül, şelale misali akan ruhunun hak ettiği yaşama eylemi hariç hiçbir kişi, kurum ya da sistemin taleplerine boyun eğmek zorunda kalmadan, böylesi bir mutlak hürriyet ütopyasının gerçekleştiği/onun aracılığıyla senin kendini sonuna kadar, limitsizce gerçekleştirdiğin muhteşem bir hayat, tek sınırın o teorik kitaplarda yazdığı gibi gerçekten pratikte de “başka canlıların yaşam ve özgürlük alanı” olsun. Bak o zaman “cennet” dedikleri benzersiz ve kusursuz bilinç hali dünyada ve sende tezahür etmezse ey insan, ben de hiçbir şey bilmiyorum.

Zor da olsa sevmek, sevmemek ikileminden sevmemeği kaldır. Elbette sevmediğin yemek olur, kıyafet olur, herhangi bir nesne olur, ama bir bütün olarak hayatı doya doya yaşamayı asla bırakma, sevmemezlik yapma,.

Ben bırakmayacağım ama gideceğim; özgür kalman, sevmeyi öğrenmen için…

Savaş AYDIN

Risk Eğt. Dnt. Hakkediş Direktörü